21 Ekim 2008 Salı

Müdahaleci Devlet Tuzagi

kapitalizmin öteki yüzü
Yaklaşan ekonomik krizin etkisi ile devletin kutsal piyasaya müdahale etmesi meşru görülmeye başlandı. Müdahaleci devlet hatta planlamacı devlet sosyalist cenahta umutla olmasa bile "biz vaktiyle dediydik" der gibi müstehzi bir gülümseme ile karşılandı. Bence vaktiyle dediklerimizle, bugün olanlar arasındaki benzerlikleri fazlaca abartmamak lazım.

Bugün olan şudur; devletin tekelinde olan kamu kaynakları, batmış olan finans-kapital kuruluşlarını kurtarmak için kullanılıyor. Zarar eden ya da batan tefecilere, bankalara kurumsal borsa simsarlarına para enjekte ediliyor. Dikkat etmek gerekir ki; kurtarılanlar, para enjekte edilenler hastane, postane, demiryolu gibi hiç olmazsa bir ölçüde toplumun da istifade kuruluşlar değil, tekrar vurgulayalım finans-kapitalin en saldırgan, en gözü dönmüş unsurları. Batan/kurtarılan bankaların ne kadar gözü dönmüş bir kar hırsı ile hareket ettikleri sermaye çevrelerinde hatta kilise vaazlarında bile kabul ediliyor. Hal böyle iken, kriz karşısındaki kapitalist sınıfın ve devletinin tepkisinin solu haklı çıkardığı ya da onları solculaştırdığını iddia edenlere "sol" üzerine ciddi bir şekilde yeniden düşünmeyi öneririm. Bu görüş solu devlet müdahaleciliği, sosyalizmi ise devlet kapitalizmi ile özdeşleştirmekten malül eski bir yaklaşımın izlerini taşıyor.

Bugün devlet kapitalizminin en parlak örneğini Çin Halk Cumhuriyeti sergiliyor. ÇHC Rusya ya da Amerika gibi zengin doğal kaynaklar üzerine oturmuyor. Ama hem Rusya'dan hem de ABD'den hızlı gelişiyor, dış ticaret fazlası veriyor filan. Yani kapitalizmin bütün kıstaslarına göre ÇHD gayet başarılı bir performans sergiliyor. Eskiden Çin'in en büyük sermayesi nüfusu denirdi. Bugünlerde bu ifade biraz eksik kalır; Çin Halk Cumhuriyeti'nin en büyük sermayesi ya da becerisi,ne dersek diyelim, dünyanın en kalabalık nüfusuna, köleci toplum ilişkilerini hala üretim güçlerinin gelişimine zarar vermeyecek bir ustalıkla ile yaşatabilmektir. Bugün Çin Halk Cumhuriyeti global emek piyasasına köle emeğine benzer muzzam bir emek arzı sunduğu için dünya çapında sınıf mücadelesi ciddi anlamda duraksamaktadır.

Çin Halk Cumhuriyeti yani Doğu Kapitalizmi ile Batı Kapitalizmi arasında bir parallik oluşur mu ? En azından devletin piyasaya müdahalesi bağlamında giderek daha çok benzeyecekleri kesin gibi görünüyor. Siyasi rejim olarak ne kadar benzerler zaman gösterecek. Gerçi 11 Eylül'den beri Burjuva Demokrasisinin kalelerinde ne kadar çok gol gördüklerini hatırlatmaya gerek var mı bilmiyorum. Çin Halk Cumhuriyeti ile ABD arasındaki paralelliği ve düşmanlığı konu alan şu makaleyi özellikle tavsiye ediyorum. (ABDde Yükselen Ne?)

Devlet Kapitalizmini ve Çin'i tanımlamak anlamak ve eleştirmek zorlu bir iş. Bugün Çin Halk Cumhuriyeti'ni eleştirirken liberalizmin de tıpkı sol gibi sesinin titrediğini gözlemleyebiliriz. Çünkü liberalizme göre bütün o özgürlükler, sivil haklar filan hep daha hızlı gelişen bir toplumun gerçekleşmesi içindir...Ve Çin Halk Cumhuriyeti süper hızlı gelişimektedir, son 30 yılda ekonomisini 45 kat büyütmüştür. Dünyada dolaşan paranın önemli bir kısmı Çin kaynaklıdır vs. Ama Çin'in sivil haklarn, ifade özgürlüğü karnesi berattır. Bu liberalizmin açıklayamadığı yaman bir çelişki midir ? Çok da yaman değildir, çünkü gaye hasıl olmuştur, gelişme sağlanmıştır. Gayeye götüren vasıtaların biraz uygunsuz olması bir nebze gözardı edilebilir.

Peki sol bu konuya nasıl yaklaşabilir konuya ? Devlet kapitalizmi yine de vahşi kapitalizmden iyidir mi diyeceğiz ? Devlet kapitalizmine biraz daha ılımlı mı yaklaşacağız ? Aslında Devlet Kapitalizmine daha ılımlı yaklaşan bakış açısının geri planında hep bir sosyal devlet ütopyası yatar. Devlet bir kere müdahale etmeye başladı mı, Keynesyen yatırım politikalarını da benimsese bile, er geç sosyal yönünü hatırlayacaktır diye düşünülür. Menşur iç pazarın genişletilmesi mülazaralarına başvurulur.

Ama burada unutlan, sosyal devletin ekonomik değil politik bir kategori olduğudur. Sosyal Devlet ekonomik zaruretlerden daha fazla sınıf mücadelesinin siyasi tezahürlerinden ortaya çıkmıştır. Devlet Müdahaleciliği kendiliğinden sosyal devlete dönüşmez. Hele bu günkü gibi, açıkça sermayenin kısa vadeli çıkarlarını ihya etmek için yapılmışsa. Aslında kafamız karıştığında soracağımız soru çok basittir: Devlet bu müdahaleyi ne için yapıyor ?

Hiç yorum yok: